RUHSAL GELİŞİMDE REALİTE KAVRAMI/ A.ERSİN
REALİTE
|
NEDİR: yaşama bakış açısı, yaşamI
|
algılama ve doğru olduklarına inanılarak
|
savunulan
|
değerlerdir.
İnsanın olayları vicdanlı bir mantık açısından adil olarak değerlendirebilme
|
|
seviyesi yükseldikçe realitesi de yükselir.. Gerek
|
entelektüel, (yani dünyasal bilgiler); gerek
|
manevi değerlerin oluşturduğu İDRAK, BİLİNÇ seviyesine göre
NEFS (kısaca her türlü istekleri) ile VİCDANIN dengelendiği yaşam biçimidir. Bu
denge ne ölçüde doğruya yakın dengelenirse kişinin bilinç düzeyi, tekamül
seviyesi de REALİTESİ de o ölçüdedir Bir taraftan duygu deneyimleri ile empatisi, buna
paralel olarak görgüsü artan kişinin realitesi devamlı genişler, idrak etme
gücü artar. Ama yine de hiçbir realite Mutlak Doğru (verite ) değildir. Örneğin
bir zamanların realitesi putlara tapmaktı, daha sonra bunun yerini Tanrı varken
putlara tapmanın günah olduğu realitesi almıştır, bu iki halden veriteye (doğruya)
en yakın olan şüphesiz ikincisidir. Diğer taraftan bir bilgiyi öğrenmekle, bu
bilgiyi özümseyerek, benimseyerek yaşama uygulamak, arasında çok fark vardır.
Günün realitesine uygun hakikatleri okuyarak sadece öğrenerek realitemizi
yükseltmek mümkün olsaydı, suçluların feci akıbetini okuyanlar ibret dersi alır
ve o suçu işlemeye teşebbüs etmezlerdi.
BİLGİYİ BENİSEMEDEN, HAZMETMEDEN yani İDRAK ETMEDEN,
YAŞAMINDA UYGULAMAYA KOYMADAN REALİTE BASAMAĞI ÇIKILMAZ.
Diğer taraftan kişinin realitesinin yükselmesi bir önceki
realitesinin değersiz olduğu anlamına da gelmez. Çünkü aynen merdiven
basamakları gibi bir önceki olmadan bir sonrakine çıkılamaz. Buda bizlere her
realitenin üzerinde bir başka realitenin mevcut olduğu gerçeğini gösterir.
Eski realitedeki bazı hata ve eksikliklerin, davranış
biçimlerindeki yanlışlıkların idrak edilmesi, yeni idrak, tekamül basamağına
çıkışı gerçekleştirir. Gün gelecek bugünkü realitede de eksikler görülüp
düzeltilecek ve yükselişe devam edilecektir. İnsan hata yapar. Hata yapmayan
varlık
mevcut değildir. Hatalar farkına varılıp, düzeltilmeleri
oranında tekamüle yardımcı olan unsurlardır. Bir insan için en büyük hata kendi
doğrularının, realitesinin değişmez olduğu inancına kapılmasıdır.
Realitelerdeki yanlışlıklar o realite içinde kalındığı
sürece pek anlaşılmazlar. Herkes kendi görüşüne inanır. Aradaki farkı görmek
ancak bir üst realiteye geçmekle mümkün olur. Adeta dağa tırmanan bir dağcının
her yükseklikte kazandığı görüş zenginliğinin ve görüş açısının artması gibi.
Örneğin 20 yaş ile 60 yaş arasındaki realite (olgunluk) seviyesindeki farklılık
gibi.
İnsanoğlu da İster bilerek ister bilmeden içindeki ruh
dağına yüzlerce, binlerce yıldır tırmanmaktadır. Bireysel anlamdaki bu
tırmanış, bireylerin oluşturduğu toplumları da kapsar. Örnek olarak geçmişe
nazaran bugün köleliği lanetleyen insanlık, yine bugün milyonlarca aç insan
varken, hala silahlanmaya harcanan paraları ileride insanların birbirlerine ne
kadar muhtaç, kaderlerinin ne kadar müşterek olduğu realitesinin anlaşılması ile
yani idrakin yükselmesi ile daha farklı, daha insanca harcamasını öğrenecektir.
Dini öğretiler açısından üç kitap, birbirini takip eden ve
tamamlayan bir öğretim sisteminin (teslis) bu idrak seviyelerini oluşturan
basamaklarıdır.
l. Basamak :TEVRAT :O zamana kadar tamamen idrakleri dışında
reflexleri ile yaşayan insanları korkutarak, şartlandırarak yönlendiren, günah,
sevap, ceza, mükafat unsurlarını içeren bir eğitim sistemidir. Bu eğitim biçimi
ile insanlarda zamanla oluşacak olan müşterek bir inancın, fikir ve ruh
birliğinin temeli atılmıştır.(OTOMATİZMA,ŞERİAT REALİTESİ) )
ll. Basamak : İNCİL :Ahiretteki ceza korkusu yanı sıra
insanların birbirlerine acıma, merhamet, sevgi duyguları ile yaklaşmalarını
öğreterek toplumdaki davranışlarda kişinin içindeki duygusallığı öne çıkarmak,
bu değerleri toplumun ortak paydası yapmak. Böylece l. Kademedeki şartlandırma
safhasından insanlığı sevgi, vicdan kademesine çıkararak insanın manevi
yapısını yükseltmek. (DUYGU,SEVGİ REALİTESİ)
lll. Basamak KURAN: İnsanlara vicdani, duygusal hislerle
yaklaşmanın yanı sıra herkesin birbirine yardımcı olmakla sorumlu , görevli
olduğunu öğretmek, böylece bireyin ve toplumun ahlak anlayışını daha
yükselterek manevi yapıyı güçlendirmek, daha üst idrak seviyesine ulaştırmak.
Kuran realitesi vicdani duygularla yetinmeyip, vicdani sorumluluk, bilinçli bir
sorumluluk anlayışını da getirmiştir. (SORUMLU, BİLİNÇLİ VİCDAN REALİTESİ)
Bu sorumluluk herkesin birbirine birey olarak, insan olarak
eşit ama aynı zamanda birbirine karşı müştereken ve müteselsil olarak sorumlu
olduğu gerçeğidir.
Böylece l. kademede şeriat eğitimi ile şartlandırılıp,
şekillenmeye başlayan ademoğlu, diğer kademelerdeki bilgi ve öğretilerle manevi
yapısını daha geliştirerek, bu manevi yapıya derin anlam ve hedefler
kazandıracaktır. En son tebliğ edilen Kuran içeriğinde l.ci ve ll.ci kademe
bilgileri de taşımaktadır. Hem daha önceki bilgileri doğrulamak hem de baştan
sona bütün safhaları, realiteleri
içeren bir bütünlük sağlaması bakımından metodolojik tir,
bilgi akışına uygundur. Bakara suresi 4. 87,89,111,113,136 ve 146 ayetlerde bu
husus açık olarak belirtilmiştir.
Unutmayalım ki Kuranın tebliğ edildiği dönemdeki ve
coğrafyadaki toplumun realitesi otomatizma seviyesinde bile değildi. Bu
bakımdan Kuranın, Tevrat ve İncil’den pasajlar içermesi gerek Arap
toplumunda gerekse daha sonra okunacağı toplumlarda en düşük ruhsal seviyedeki
insanları şeriatla otomatizmaya (yani emirle, korkutarak yönlendirme)
bağlayarak, ademoğlunun ruhunda manevi alemlerin kapısını açacak yolun alt
yapısını hazırlamak, buradan da son realite olduğunun idrak edileceği sorumlu
vicdan, bilinçli inanç seviyesine yükseltmek içindir. Değil o devirde bugün
dahi aynı toplum içinde her realite kademesinden insanlar vardır. Kur’an her
birine idrak seviyelerine uygun hitap etmektedir. Ayrıca Kuran toplumun bir
fikir ve inanç etrafında toplanabilmesini sağlamak için sosyal yaşamı da
terbiye edecek, toplumu disiplin altına alacak sosyal kaideleri de içerir.
Ancak bu sosyal kaideleri o günün ortamı için bir başlangıç, ileride oluşacak
çok daha karmaşık sosyal organizasyonlara bir takdim, giriş gibi kabul etmek
gerekir. Manevi yapıda olduğu gibi maddi yapıda da ileri bir toplumu
oluşturacak gelişmenin tohumları atılmıştır. Bakara 106 ayet:” Biz bir ayetten
her neyi yürürlükten kaldırır veya unutturursak, daha hatırlısını yahut
benzerini getiririz.” Beşer tekamül ettikçe bu ayetleri daha derinlemesine
idrak edecek ve bu ayetlerin özüne uygun davranacaktır. Böylece son kademe olan
sorumlu vicdan, bilinçli iman‘ ın idrak edilerek yaşama uygulanması bilgisi
ademoğluna verilmiş bulunmaktadır. ”AKLI HÜR, İRFANI HÜR, VİCDANI HÜR” bireyler
olarak yeryüzündeki bütün ademoğlu toplumunu bir ekip gibi görmek, kendimizi de
bu ekibin bir üyesi olarak hissetmek ve bu yönde davranarak, ekibin topluca
başarılı olabilmesi için maddi-manevi sorumluluk taşımak ana prensiptir. Çünkü
bizlerden beklenen sadece bireysel olarak değil, top yekun,hep beraber tekamül
basamaklarını en kısa zamanda çıkarak dünya mektebini bitirmektir.
İşte bu ayette “her neyi yürürlükten kaldırırsak” ifadesi, bu
ayetlerin özünü zamanla daha iyi anlamak ve yorumlayarak geliştirerek uygulamak
anlamındadır.
Kur’ anın gerçek mesajını anlamaya çalışmayanlar, Kur’anın
sosyal içerikli ayetlerini değişmez kabul ederek değişen günün şartlarına ve
gelişen insan idrak seviyesine göre yorumlamakta geride kalmış, bunun sonucunda
da kalıplaşmış, hiçbir eleştirel bakış açısına sahip olamayan, ve şekilciliği
ön plana çıkaran bir inancın peşinden gitmeye başlamışlardır..
Bugün yüzyıllar öncesinin giyim, kuşam standartlarını uygulamanın
dinin gereği olduğunu zanneden inanç sahipleri buna en güzel örnektir.
Mademki dünyaya gelmemizin nedeni tekamül etmek, manen
gelişmek, yüksek ahlak sahibi olmak ve dünya ötesi yaşamlarda görev
alabilmektir, o zaman yukarıdaki kademelerden herkes istisnasız geçecektir.
Kimi hızlı, kimi ağır yol alabilir, veya bazıları yolun sonuna dümdüz yürürken
,diğerleri yalpalayarak ,vakit kaybederek devam edebilir. Ama sonuç değişmez.
Er veya geç yolun sonuna varılacaktır. ancak buradaki kritik nokta ,bu yolun içinde
bulunduğumuz EZEL- EBET sürecinde tamamlanması zorunluluğudur. Aksi taktirde
kapı kapanacak(kıyamet) o zamana kadar geçemeyenlerin başka şansı
kalmayacaktır. Yaradan’ın adaleti ve sevgisi herkese eşittir.. Bir yaşam
suresince bu seviyeye ulaşabilmemiz kesinlikle mümkün olmadığı için, binlerce
defa yeryüzüne gelip gittik, bugün imrenerek veya acıyarak baktığımız pek çok
kişinin yaşamı bizim geçmişteki veya gelecekteki yaşamımızın örneği olabilir
Bunları bilerek, inanarak, bütün gayretimizle bizi mutlu sona götürecek ,manevi
değerlere haiz ruh gücüne ulaşabilmeliyiz
“Varlıkların yaşamının amacı özlerinde saklı olan (ama
olumsuz duygularla karıştırılarak örtülmüş olan) olumlu yönlerinin ihtiyaçları
oranında açığa çıkarılarak kullanılır hale getirilmesidir.”
Hz.Muhammed “Ben size yüksek ahlakı öğretmek için geldim
“derken bunu kast ediyordu.
.Çevremizi kuşatan cahillik, yobazlık, batıl inançları vs
yeni bir idrakle, bilinçli bir inançla görmek ve mücadele etmek durumundayız.
Dinlerin birbirini tamamlayan bir BİLİM olduğunu, incelenmesi,
değerlendirilmesi ve sonuçta bir sentezde idrak edilmesi gereken bir bilgiye
bizi ulaştıracak olan bir disiplinin dalları olduğunu, tekamülümüz için bir
öğreti olduğunu anlamak mecburiyetindeyiz.
BÜTÜN DİNLER ÖZELLİKLE SON DİN OLAN İSLAM EVRENSEL ANLAYIŞLA
BİLİNÇLİ İMAN ESASLARINI İÇERİR, BİLİNÇLİ İMANA, DAHA YÜKSEK REALİTELERE GİDEN YOLU HAZIRLAR
Nitekim Kurân daki
evrensel anlayış pek çok ayette belirlidir. Örneklere bakalım:
-Bütün insanlar kardeştir (S34 ayet28 “seni insanların hepsi
için gönderdik)
-İnsanların farklı renkler, farklı diller konuşması bir
üstünlük veya ayrıcalık değildir.( S.30 ayet22)
-İnanç ve din özgürlüğü vardır. Hiç kimse başkalarına bu
yönde baskı yapamaz.(S.2 ayet256,
S.109 ayet6; S.3 a.2o,S5 a92; S16, a35; S24 a.54 )
-Her insan diğerlerinden sorumludur “ Mahşer günü Allah
buyuracak; doyurmadın, giydirmedin, ziyaret etmedin” hadis)
Özellikle;
-İslam’ı
benimsemiş insan okumaya, bilimde
ilerlemeye önem verir, düşünerek konuşur, danışarak görüşünü güçlendirir,
ülke ve iman değerleri için ileriye atılmada hiç tereddüt etmez.(S.3 a.7; S2
a.219; S6 a50;S.3 a191;S.16 a11; S.42 a38)
İslam öğretisini özümsemiş Mümin kişi;
-Her türlü olumsuz olay karşısında imanını, iradesini ortaya
koyar ( Bakara, ayet.153,155,249)
-Boş yere yaratılmadığına (kıyamet,36), her yaptığının
hesabını vereceğine inanır ( İbrahim 51, Mümin,17; Casiye 22; Müdessir 38 )
-Sağduyulu, temiz niyetlidir.(Ali İmran 13; Haşr 2; Şuare
89)
-Bilimde ilerlemeye ve derinleşmeye destekçidir.( ali
imran7; Nisa 162; Yunus 5)
-Hem okuyan
|
hem okutandır ( bakara 67,162; En’am
|
35) (Bedir savaşında esir düşen
|
Mekkelilerden
|
on çocuğa okuma
yazma öğretene serbest
|
kalacağını bildiren
Hz. Muhammed
|
bugünün İslam dünyasının bilgi ve öğrenim düzeyi için acaba
neler söylerdi.??.
-Haksızlık yapmayan, haksızlığa uğrayanı
koruyandır.(En’am144,25,37; Nisa105)
Yukarıdaki örnekleri çoğaltmak mümkündür .
ARAL ERSİN/tekâmül yolcusu
ARAL ERSİN/tekâmül yolcusu
aral.ersin@gmail.com