MEVLANANIN KUTSAL AYETLERİ YORUMU 2



Devam... (FİHi MÂH FİH eserinden)

S8 Enfal Suresi Ayet.24 “..Allah insanın özü ile kalbi arasına girer ...”
Mevlana bu ayeti açıklarken “Kul tedbir alır, takdirinse ne merkezde olduğunu bilmez. Çünkü kulun tedbiri, Allah’ın takdiri karşısında duramaz.” Diyor.
Bu ayeti biraz daha açmaya çalışalım; Yaşam boyu arzu ve istekleri doğrultusunda bazı şeyleri gerçekleştirmek isteyen birey, bazen bütün gayretine iradesine rağmen bunda başarılı olamaz. Çünkü onun yaşamda deneyimleyip, belki de başka dersler almasını gerektirecek yol farklıdır.
Bu bireyin kişiliğinin, ruhsal tekamülünün gelişmesi muhtemelen farklı bir kulvardadır. Örneğin sevgiyi, yardımlaşmayı öğrenmekle görevli olan birey iş hayatında para kazanmada başarılı olamayabilir. Ne kadar gayret etse olaylar onu zorlayacak, durduracaktır. Yapılması gereken; Yeryüzüne enkarne olmasının gereğini nedenini anlayabilmektir. Aksi halde onu bu idrake, bilince ulaştıracak yükseltecek yolu bulup, takip edene kadar bu yaşam süresi boşa geçirilmiş olacaktır.
S.2 Bakara Suresi Ayet.125 “Biz evi (beyt) insanlar için toplanma yeri yaptık Onu emin bir yer kıldık. Sizde İbrahimin makamını namazgah edinin”
Mevlana bu ayetin dış manasının “Beyt (ev) Kabedir. Oraya sığınan korunur, çünkü orada hiç kimseye eziyet, kötülük etmek doğru değildir “ şeklinde olduğunu ama esas olan iç manasının ise;” Beyt insanın içidir. Ey Tanrım, içimi nefsin meşgalelerinden ve vesveselerinden boşalt. Bozuk ve yanlış heves ve düşüncelerden temizle ki, orada hiçbir korku kalmasın. Kötü düşünce ve davranışlar oraya girmesin.” “İbrahim’in makamında namaz kılmak demekse; bu öyle bir namazdır ki onun kıyamı (doğru eylemlerle ayağa kalkması) bu alemde, Rüku (secdesi, varacağı doğru yer) öbür alemdedir. Kabe’den maksat iman sahiplerinin gönülleridir (Vicdanlarıdır ) ve burası Tanrının vahyinin yeridir. Gönül olmasa Kabe ne işe yarar?”
Not: İnsan yeryüzü yaşamını ahiret alemini bilerek yüksek ahlak prensiplerinden sapmadan geçirmelidir. Bunun Mevlevilikteki sembolünü sema ederken bir elin gökyüzünü, diğer elin yeryüzünü işaret etmesinde görüyoruz.
S 4 Nisa Suresi Ayet 78 –Ayet 79“....Bununla beraber kendilerine bir güzellik erişti mi “bu
Allah’tandır”
diyorlar; Bir felaket de dokundu mu “bu sendendir” diyorlar. De ki; “hepsi
Allah’tandır”

Mevlana: “İnsanın kendi nefsini azarlaması, terbiye etmesi, ( iradesi ile kontrol altına alması) hep Tanrı arzusudur. Alem bir dağa benzer. İyi kötü ne seslenirsen yankısını aynen işitirsin. Ben böyle söyledim, yankı başka geldi olmaz! Yankının iyi, güzel olmasını istiyorsan, sesini de öyle terbiye et.”
S.47 Muhammed Suresi Ayet 15.”....İçimi bozulmayan sudan ırmaklar....”
Mevlana: “ Namazdan maksat onun doğru ve tamam olmasıdır.(doğru hareketlerle, temiz düşüncelerle kılınmasıdır). Aksi halde namazın hiçbir anlamı ve faydası yoktur. Mesela Namaz sırasında onun bu kadar şeyi var, benim yok gibi kıskançlıklar, kin, hırs gibi düşüncelerin namazı bozması gibi”
Ve devam ediyor “İman doğru ile yanlışı (nakid ile nakli) ayırt edebilme yetisidir (temyiz) Hedef bu iman derecesine (bu idrake, bu değerlendirmeyi yapabilecek bilinç seviyesine) yükselebilmektir. Çocuğa verilen kıymetli bir incinin, çocuk tarafından hiçbir değeri yoktur, hemen bir elma ile değiştirmeye hazırdır. Çünkü elma ile incinin değerini ayırt edemez” ( bu idrak seviyesinde henüz değildir)
Burada da Mevlana insanda olması şart olan ruh temizliğine, manevi değerler ölçülerinin bütün maddi değerlere üstün olduğunu, bunu idrak ile yüksek ahlak anlayışına ulaşmak gerektiğini ayetin tefsiri ile açıklamaktadır.
S 70 Meariç Suresi Ayet 23 “ Onlar ki, namazlarına devam ederler”
Mevlana: Buradaki namazın anlamı ruh’ un namazı olmasıdır şeklen kılınan namaz geçicidir, devamlı olan ise ruh’ un secdesi, eğilmesidir. Çünkü sonsuz olan ruhtur, namazı da sonsuza kadar devamlı olacaktır.”
Mevlana’nın bu sözleri, Şeriatın biçimselliğinin dışında, bilinçli imanın özü olan “vakti ibadet yoktur, daimi ibadet vardır” sözü ile birebir örtüşmektedir.
S.27 Nemi suresi Ayet 34. “ Padişahlar bir memlekete girdiler mi orayı perişan ederler....” Mevlana: “Bir deve küçük bir eve girerse ev yıkılır, ama harabesinde binlerce hazine bulunur”
Bu sözleri biraz daha açıklığa kavuşturalım. Doğal afetler, harpler, salgın hastalıklar v.s oluşturulma nedeni dünyanın maddi değerlerini devamlı kovalayan insanoğluna, manevi değerleri, birbirlerine karşı sorumluluklarını hatırlatmak, geçirdikleri eprövlerden ders almalarına yardımcı olmak içindir.. Bir deprem nedeni ile, insanların birbiriyle yardımlaşmayı, zorlukları paylaşmayı öğrenme durumunda kalmaları gibi....
S.4 Nisa Suresi Ayet 34. “....serkeşlik etmelerinden endişe ettiğiniz kadınlara gelince; önce kendilerine nasihat edin, sonra yataklarında yalnız bırakın, yine dinlemezlerse dövün...”
Mevlana : “İnsanın dostluğunu da, düşmanlığını da böyle tedricen (zaman içinde yavaş yavaş) göstermesi uygundur.. Düşmanına önce öğüt vermek sonra gerekiyorsa dövüp uzaklaştırmak gerekir. Tabiatın işi bile böyledir. Yaz gelmeden önce alıştırmak için bahar gelir.”
S.107 Maun Suresi Ayet 4-5-6-7 “Vay haline o namaz kılanların ki, namazlarında yanılmaktadırlar. Onlar ki gösteriş yaparlar. Ve yardımlarını esirgerler”
Mevlana : Peygamber zamanında da iki yüzlüler (gerçek) iman yolunu kesmek istiyorlardı. Bunlar namaz cübbesi giyip, Müslümanmış gibi görünürlerdi. Cübbe ve sarıkla insan alim olmaz. Alimlik insanın kişiliğinde bulunan bir vasıftır. Bu vasıf ipekli elbise içinde de olabilir, yünlü elbise içinde de, hiç fark etmez.”
Not: Mevlana hazretlerinin yaptığı bu tespitin, yüzlerce yıl sonra maalesef hala geçerliliğini koruduğunu esefle görüyoruz.
S.73. Müzemmil Suresi Ayet 20. “....siz Allaha gönül hoşluğu ile borç veriniz.....”
Mevlana: . “ Sen bütün malını, zenginliğini benim (Yaratan ) vermiş olduğum imkanlarla elde etmedin mi? Sende aklını, fikrini bana sarf et. Tanrının senin üzerindeki elbiseyi istemesinin nedeni, güneşin sıcaklığının sana ulaşması içindir” Bazen madde aleminin imkanlarından uzaklaşıp, manevi değerlere ulaşabilmek gerekir.
S.7 A’raf Suresi Ayet 50 “O cehennemlikler, cennetliklere bize biraz suyunuzdan veya Allah’ın size verdiği rızıktan verin.....” (diyeceklerdir)
Mevlana: “Burada istenen yiyecek içecek değildir. Bizi de bilgi sahibi (idrak), iman sahibi yapınız demektir.”
S.17 İsra Suresi Ayet 44. “....Hiçbir şey yoktur ki O’nu överek tespih etmesin.....”
Mevlana : “İman küfrü (olumsuzlukları) bırakmaktır. Ama insanın küfür olmadan onu terk edebilmesi mümkün değildir.( ancak mevcut olan bir şeyden vazgeçilebilir.). Olumlu ve olumsuz ikisi de bir bütünü tamamlayan parçalardır. İkisi de aynı şeydir. Bir paranın iki yüzü gibi (Mühim
olan senin nereden baktığın, gördüğündür.) Yaratanı da Bir dir. Eğer Yaratanı Bir olmasa idi, ayrılır parçalanırlardı.”
S.41 Fussilet Suresi ayet 44 “.......
Onlar uzak bir yerden çağırılır.”
Mevlana : Güneş ışığından beklenen etrafı göstermesidir. Ama güneş işe yaramayan şeyleri de gösterir. Çünkü ışıkta her şey olumlu ve olumsuz açığa çıkar. İşe yarayan (olumlu) şeyleri seçerek bu iman güneşinden bilgi nuru alınız. Bu ışık bize o olumlu bilgiyi göstermek (öğretmek) için çağırıyor.
Ayet ....”Benim Tanrım güneşi doğudan yükseltip, batıdan batırandır”
Mevlana :Ulu Tanrı seni yokluktan annenin karnında şekillendirdi. Doğu senin annenin karnıdır. Oradan doğdun, çıktın, yükseldin ve mezarın batısında battın.
Bu ayet “ diriltende odur, öldürende odur “ ayeti ile aynı anlamdadır Mevlana bu ayetin bir diğer açıklamasını da şöyle yapmaktadır. ”Mademki gerçek iman sahibi, Tanrının emirlerini yapmak için ceht ederken bilgisinin gücü ile ruhen mutlu, aydınlık, huzurlu olur. Bunları terk ederse bu duygular azalır yok olur (olumsuzluğa düşmeye başlar) Yüksek ahlaklı iman bilgisi, inancı, doğuyu ; olumsuzluklar batı yı gösterir.A.Ersin / tekâmül yolcusu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KADER VE MUKADDERAT NEDİR / A.ERSİN

sevgi ve cinsellik 3

Ruhsal gelişim ve Realite kavramı