RUHSAL TEKÂMÜL (gelişim) nedir. 1.bölüm /ARAL ERSİN
RUHSAL TEKÂMÜL
“Ruhsal tekâmülün amacı
varlıkların BİLİNÇLE (manevi)değerlerini arttırmaları, Yaratana giden yolda
yücelmeleridir.”
“Bu yolda başarı ile
ilerleyebilenler varabilecekleri aşamanın değer ve imkânlarına sahip olurlar”
Önsöz bölümünde de işaret ettiğimiz
gibi;
Yaşamın
koşuşturması içinde kendimize, nasıl dünyaya geldim, nasıl yapsam, nasıl
yaşasam gibi, yaşantımız ile ilgili sorular sorarız ama dünyaya “NİÇİN”
geldiğimizle, ya da “niçin var olduğumuzla” ilgili soruları pek sormayız. Bu
dünya nedir? Ben kimim? Bu dünyaya niçin geldim? Yaşam sadece tesadüflerin oluşturduğu
bir süreç midir? Var oluşun nedeni, sırrı nedir? Dünyaya gelmenin bir nedeni
varsa bu nedir? Bizi bekleyen bir görev var mıdır?
Varlık bir
çocuk olarak doğar büyür, büyüdükçe “bilgi” ve “değer” sahibi olarak gelişir.
Kişisel
gelişim, evrim, tekamül gibi tanımlamalar da yapabileceğimiz “bireyin oluşum süreci” iki yönlüdür.
1. Zihinsel yani entelektüel,
dünyasal bilgileriyle gelişim: Bunlar;
öğrenimle, eğitimle kazanılan, yaşamımızı maddesel anlamda kolaylaştırıcı, bize
ekonomik, sosyal statü gibi imkanlar sağlayan bilgileri yaşamımızda en doğru
şekilde uygulayarak madde âleminde imkanlarımızı çoğaltarak tecrübe kazanarak
gelişmek.
2. Ruhsal Bilgilerle gelişim: Ruhsal tekâmül ise; benliğimizi
egomuzu oluşturan daha ziyade dürüst olmak, adil olmak gibi evrensel ahlaki değerlerin (buna vicdani
değerler de denebilir) merhamet, hoşgörü,
şefkat, yardımlaşma gibi OLUMLU duygularla aynı potada adeta eritilerek geliştirilmesi
ile ilgilidir. Bu
duyguların gelişmesi için sarf edilen gayret, bu yolda çekilecek zorluklara sabırla
dayanma azmini kazanmak esas görevdir. Yani manevi alemde tecrübe kazanarak gelişmek.
Bedri
Ruhselman’ın dediği gibi; “Ruhsal yolculuğa çıkarken sırtımızda taşıdığımız
heybenin ve içindeki yükün farkında olmak gerek. Kusurlarımız, eksiklerimiz,
hırslarımız, zaaflarımız, ön yargılarımız hepsi bu heybenin içindedir. Yolu
bitirmek için sabır, dayanıklılık, alçak gönüllülükle bu yüklerin her birini
atarak azimle yürümek gerektiğini kabul etmeliyiz.”
İnsan
dediğimiz birey, ruhun beden dediğimiz maddeye ve bu bedenin yaşamını
sürdürebilmesi için yaratılmış olan yeryüzü madde âlemine bağlanması ile
meydana gelen nefsaniyet duygusu içinde, sadece kendi iyiliği için isteklerinin
tatmin hırsını gerçekleştirmeye çalışır. Bu bencillik, egoizm, nefsaniyet, para, şöhret, üstünlük
duygusu, statü, her türlü menfaat olabilir. Ne var ki bunlar madde âlemine ait
olup bedenimizle yine bu dünyada bırakacağımız değerlerdir. Manevi âleme
götürmemiz gereken ise nefsaniyetin karşıtı olan Diğerkâmlık, Vicdan, Şefkat, sorumluluk ile ilgili değerlerdir. İşte
yukarıdaki bölüm başındaki tebliğ de belirtilen “varlıkların bilinçle değerlerini arttırmaları” ile kast edilen
budur.
İşte
Yeryüzündeki tekâmül yolculuğu Maddesel değerler ile Manevi değerler arasındaki
dengeyi en doğru şekilde kurabilmeyi öğrenme sürecidir. Hz. Muhammed’in “Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışın, yarın
ölecekmiş gibi dua edin.” sözü bu gerçeği anlatır. Buradaki “Dua edin”
demek sadece kuru kuruya ezberlenmiş sözleri söylemek değil; yukarıda belirtilen OLUMLU duygulara
ulaşabilmek için gösterilecek gayretlere manevi destek sağlamak, insanın
kendini motive etmesi, teşvik etmesi anlamındadır.
RUHSAL
TEKAMÜL, Ahlaki değerlerin Vicdani duygularla
dengelenerek, kişinin kendini geliştirdiği bir süreç, bir OLUŞUM, VAROLUŞ,
GELİŞİM (tasavvuftaki ifadesi ile TAHAKKUK) yolculuğudur. Örneğin: Dürüst, ahlaklı
ama merhametsiz olan kişi tek ayak üzerinde yürümeye çalışan birisi gibidir.
Hiçbir zaman yol alamaz. Mutlaka ayaklardan biri “ahlaki değerler” diğeri ise “insani duygular” olmak zorundadır. Bu
iki ayak üzerinde denge ne ölçüde kurulabilmişse bireyin “tekâmül seviyesi” de
bu denge ile orantılıdır. Bir benzetme yaparsak birey için hedef bu iki ayak
üzerinde en yüksek ve eşit denge de durabilecek şekilde ayağa kalkabilmesi, bunun
gayreti içinde olmasıdır. Önceki sayfalarda söylendiği gibi birey Kişiliğini”
ahlaki değerlerle” (dürüst olmak gibi), huylarını ise “insani değerlerle” (merhamet,
hoşgörü gibi) zenginleştirmek zorundadır ”AHLAKİ VE İNSANİ” değerlerin
beraberliği ise bugünün terminolojisi ile EVRENSEL DEĞERLERDİR.
Ruhsal Tekâmül,
Bu bilgilerin, yaşam tecrübeleri ile idrak edilerek, farkındalıkla benimsenerek
kişiliğe katılmış halidir.
Örneğin Suçluların
cezalandırıldığını okuyan, duyan, gören kişiler gereken dersi almış olsalar o
suçu işlemeye hiçbir zaman teşebbüs etmezlerdi. Ama öğrenmekle, idrak edip,
benimseyip yaşama uygulamak arasında çok büyük bir fark vardır.
Ruhsal Tekâmül
(gelişim) yaşam(lar) boyu bilgi ve edinilen tecrübelerle oluşan, yaşam
sonrasında da devam eden sonsuz bir süreçtir. ARAL ERSİN/ tekâmül yolcusu aral.ersin@gmail.com