RUHSAL TEKÂMÜL NEDİR 2
RUHSAL
TEKÂMÜL NE DEMEKTİR 2 bölüm/ARAL ERSİN
Varlığımızın asıl yönünü oluşturan, sonsuz uzaklıktan
gelerek maddi manevi bütün alemleri kapsayan ve yaratan enerjinin bir damlası
olan RUH önce vibratik, titreşimsel yoğunluğunu oluşturur, içine hayatiyeti
koyar ve yeryüzündeki tekamül yolculuğu için gerekli olan bedene bürünür.
(enkarnasyon ) Ancak daha enkarne olmadan öncede duygu bedenimizdeki nefis
dediğimiz dünyasal benliğimizin OLUMSUZ kabuklarını kırmak, onları kontrol
altına alacak idrake, zihinsel seviyeye ulaşabilmek için ihtiyacımız olan yaşam
planının ana hatlarını, bu yaşam planında karşılaşmamız ve ders almamız gereken
olayların özellikleri spatyumda (ahiret ) tanzim edilir. Bu şu demektir.
Yaşamda başımıza gelen hadiseler bizim ruhsal gelişimimiz için ihtiyacımız olan
,sonuçlarından ders çıkarmamız gereken oluşumlardır .Bu hadiseler , şayet doğru
reaksiyonları verir isek manevi yönümüzü geliştirecek yardımlardır. Bu
hadiselerin ( yeryüzünde yaşamaya başladıktan sonra) çoğunlukla bizim
istediğimiz, beklentilerimizi karşılayacak gelişmeler olmayacağını bilmemiz
gerekir. Bunlar sonuçlarından egomuzu terbiye etmemize yardımcı olacak dersler
çıkarmamıza imkan veren musibetler, sıkıntılar, üzüntüler bir başka ve daha
doğru bir tanımlama ile fırsatlardır.
Şayet madde alemi cazibesi ile beni kendine çekip bağımlı
kılıyorsa, irademi kontrol altına alıyorsa, benim ruhsal yapımızı özümüzü de
kontrol altına alıyor demektir. Olumsuz olarak kabul etmemiz gereken bu durumun
üstesinden gelmek, maddesel değerlere olan bağımlılığı makul bir seviyeye
indirerek ona irademiz ile hakim olmak ise bir idrak ve bilinçlenme sorunudur.
Bu dengeye yaşamlar boyunca , tedricen, yavaş yavaş AŞAMALI OLARAK ulaşılır.
Dünya hayatında her şey, iradenin kuvvetlenmesi, böylece
bütün yapılmaması gereken olumsuz duygu ve davranışlara direnmeyi, onları
kontrol altına alabilmeyi, bilinçli davranışı öğrenmek içindir. Bununda sebebi,
ruhların tekamül ederek manevi alemlerde bilinçle yürütecekleri vazifelere
kendilerini hazırlamalarıdır. Çünkü varlık bilinçli davranışı yeryüzü
şartlarında öğrenebilir. Evet, ruh saf ve temizdir ama, bilgisizdir. Çok kaba
bir benzetme ile doğan bir çocuk gibidir ancak bu çocuk saflığı bozulmasın diye
dış dünyaya kapalı bir mekanda büyütülse, ilerde yaşamın hiçbir yerinde yer
alamaz, bilgisiz ve görgüsüzdür, Çevresi ile ilişki dahi kuramaz halbuki
bilinçlenme, olumsuz, hatta kötü şeyleri dahi yaparak sonuçlarını görmek,
bunların yanlışlığını öğrenmek, ve bilgilenerek bunlardan uzaklaşarak olumlu
şeylere yönelebilecek idrak seviyesine doğru yükselmekle gerçekleşir. Örneğin,
bir başkasına verilen zararın gerçekte ona ne büyük kötülük olduğunu anlayan,
bu olumsuzluğu idrak eden kişinin benzeri bir başka olayda davranışı farklı
olmalıdır.
İradenin güçlendirilmesi, karşımıza çıkacak olayların (realitelerin)
oluşmasından, zorlamasından geçer.
Başka bir örnek olarak dünyaya enkarne olurken ki
görevimizin kendi bildiğinden şaşmayan, hoşgörüsüz, kibirli, aşırı gururlu gibi
olumsuzluklardan kurtulmak olduğunu farz edelim. Bu durumda yaşayacağımız hayat
planında karşılaşacağımız olaylar bu yönlerimizi törpüleyecek, örneğin hep
başkalarının yardımına muhtaç olmamızı, gerektirecek hadiseler olacaktır. Bu
bakımdan karşılaştığımız olayların karakterimizin hangi olumsuz yönüne hitap
ettiğini, onu düzeltebilmemiz için oluşturulduğunu tespit edemediğimiz
müddetçe, benzeri olayların tekrarlayarak karşımıza çıkması ise kaçınılmazdır.
Enkarne olmadan Spatyum dediğimiz ahiret âleminde bütün
kaygı ve subjektif duygulardan uzak tamamen tarafsız bir gözle, kendi gönüllü
istek ve irademizle ve yüksek varlıkların (MELEKLER)yardımı ile hazırladığımız
bu programı dünyaya gelince hatırlayamamaktayız. Çünkü öğrenmemiz gereken
bilgiyi yaşayarak, deneyimleyerek ve idrak ederek bilincimize kaydetmeliyiz.
soba ve çocuk örneğinde olduğu gibi önceden ne kadar söylense de sobada elini
yakan çocuk ancak o zaman gerçeği idrak eder. Bilgi deneyimlenerek idrak
edilir.Aral Ersin / tekâmül yolcusu