Bilinç ve idrak 2.


Bilinç ve İdrak 1.'n devamıdır.

Madde âlemi ile manevi alem, insanoğlunun maddi, nesnel şeylere bağı (nefs) ile manevi değerler (vicdan) arasında, olumlulukla, olumsuzluk arasında gidip gelmesini ifade eder.
BİLİNÇLİ YAŞAMIN FORMÜLÜ :  5N+S
Bilinçli olmak bir eyleme girişirken Ne, Nasıl, Nerede, Ne zaman, Niçin (yani hangi gaye için) yaptığını bilmek ve bu eylemin muhtemel sonuçlarını da hesap ederek davranışlarını buna göre tanzim edebilmek, çıkacak sonucun sorumluluğunu da kabul edebilmek demektir. Bilinçli eylem, her şeyin farkında olarak yapılan eylemdir. Bu söylemi baştaki harfleri bir araya getirerek şöyle formüle edebiliriz. (5 N + S)
Bilinç farkındalıktır. Zihinsel-duygusal-fiziksel-içgüdüsel olarak her yaptığının farkında olabilmektir.
 1-Fiziksel farkındalık: Önce bedenimize sonra her hareketimize, her eylemimize, davranışımıza karşı tetikte olmakla başlar. Nasıl tepkiler verdiğimizi incelemekle başlar. Önceleri belki biraz gerginlik yaratan bu konsantrasyon haline bağlı farkındalık geliştikçe beden daha rahatlar, daha uyumlu olur.
2- Zihinsel farkındalık: İkinci olarak düşüncelerimizin farkındalığına varalım. Neyi nasıl düşündüğümüzü irdelemeye çalışalım. Unutulmaması gereken; “ilk insanı ilk düşünceye sevkeden şey, kendine menfaat, imkân, fayda sağlama arzusu olmuştur. ” Bugünün insanı “ilk insanın” ötesine geçebilmelidir.
 3- Duygusal, İçgüdüsel farkındalık ise: İsteklerimizin, hırslarımızın, hislerimizin, ruh hallerimizin farkındalığına ulaşabilmek anlamına gelir.
Kendimizdeki bu üç unsuru önce tanımaya, anlamaya çalışalım, sonra zamanla farkındalık gelişecektir. Onunla beraber biz de gelişeceğiz.
Yani yukarıdaki farkındalıklar Ruhsal farkındalığı oluşturacaktır. Ruhsal farkındalık üç farkındalığın bileşkesinde oluşan bir bilinç düzeyidir.
Bu üç unsur kendimizi zararlı etkinliklerden sakınmak için geliştireceğimiz farkındalık çalışmalarıdır ama yeterli değildir.
Yukarıdakilere ilave olarak;
·         Tüm varlıklara gerektiğinde yardımcı olabilmek.

·         Başkalarına size davranılmasını istediğiniz gibi davranmak.

·         Bize ne yapılırsa yapılsın nefretimize kapılmadan, gerekiyorsa zor kullanarak ama nefret etmeden, haince değil, gereken esneklikle karşılık vermek.Bu bizi aşırılıklardan koruyacak, dozajında davranmamıza yardımcı olacaktır.

·         En uygun davranış biçimini fiziksel ve zihinsel yani beden, konuşmanın etkinlikleri ile oluşturabilme konusunda yaratıcı olmak.

Bu yöntemleri uygulayarak kendimizi, bilincimizi sabırla geliştirebilmeliyiz.
İnsanın yaşamında oluşan hadiselere verdiği tepkinin biçimi ve ölçüsü, çevresine verdiği önemin ölçüsü, nesnelere verdiği değerin ölçüsü bütün bunlar bilincin düzeyidir.
Maddeye verilen önem, maneviyata verilen önem ve bunları bir dengede tutabilmek,   bilincin düzeyi ile ilgilidir.
“Bir el yerde bir el gökte” olmanın dengesini kurabilmek bilinç işidir. Bilincin düzeyi bu dengeyi ne ölçüde oluşturabildiğine bağlıdır.
Bilincin düzeyi tekâmül basamağının da seviyesidir.
Hiçbir zaman içgüdüsel reflekslerle, o anın duyguları ile, hırsla vs. tepki ile hareket etmemek, olayı düşünerek, tartarak nasıl eylem yapacağını bilmek gerekir. Ayrıca sadece akılla ve mantıkla hareket etmek mutlaka olumlu bir eylem anlamına gelmez. Bir katil bilinçli bir şekilde cinayet işleyebilir. Bir hırsız bilinçli olarak hırsızlık yapabilir.
Demek ki akıl ve mantık olumlu/ olumsuz işleyebileceği için tek başına yeterli değil, çünkü mantığı yönlendiren kişinin nefsi, kişisel beklentisidir. İşte burada eylemin ahlaki değerlere uygun olup olmadığına da bakmak gerekir. Burada karşımıza Bilinçli Vicdan kavramı çıkmaktadır. Yani HAK ve ADALETE yönelme, HAK ve ADALET İLKESİ İLE DAVRANABİLME BİLİNCİNE ULAŞABİLME.
Hak, Hakkaniyet, nedir? Hakkı bulma nasıl olacaktır?
Zora başvurmadan karşılıklı anlaşma ile gönül rızası ile varılan sonuç HAK tır.” tebliğ
Hakkaniyet “Akıl ve HAK ölçüsü ile harmanlanmış, Vicdan ile dengelenmiş mantıktır.”
Formül şudur: Eylemi, Akıl+Mantık+Vicdan süzgecinden geçirerek uygulamak, sonra tepki vermek veya eyleme geçmek doğrudur. Bilinçli hareket sadece kişisel menfaate hizmet edici olmamalıdır.
Örnek : İhtiyaç içinde olduğunu düşünerek kendini haklı gören hırsız akıl ve mantığını  kullanarak iyi bir soygun yapabilir ama burada eksik kalan VİCDAN faktörüdür.Yaptığı eylem Hakk’a uygun mudur?
Önce akıl ve mantık ölçüsüne vurun, sonra vicdanınıza danışın. Eylemin Hakça olduğuna inanın
 Kader ve Mukadderat arasında Bilinçli yaşam" kitabımdan.alınmıştır.Aral Ersin. Tekâmül yolcusu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KADER VE MUKADDERAT NEDİR / A.ERSİN

sevgi ve cinsellik 3

Ruhsal gelişim ve Realite kavramı