Bilinçli sevgi nedir 1.


Farkındalığın Fiziksel, Zihinsel ve Ruhsal olduğunu söylemiştik.
İşte bu farkındalık derecesi Sevginin ve Özgürlüğün de ölçüsüdür.
Sevmek, sevilmek: yaşam boyu farklı kişilere farklı biçimlerde hissettiğimiz duygunun adı. Annemize, babamıza, kardeşlerimize, arkadaşlarımıza, çocuklarımıza ve eşimize duyduğumuz içimizde farklı frekanslarda değişik boyutta titreşimler oluşturan duyguya verdiğimiz isim.
Sevgi üzerine yazılmış şiirleri okuyarak hassaslaşır, bestelerle etkilenir, duygusal filmlerdeki sevgi sahnelerinde ise gözyaşı dökebiliriz,  ama yaşadığımız bütün bu hallere rağmen bizi bu kadar etkileyen sevgi realitesinin ne olduğu,nasıl olması gerektiği üzerine ne pek fazla düşündüğümüz nede öğrenme konusunda bir gayret gösterdiğimiz söylenemez. Bir tarif yapmak zorunda kaldığımız durumda da (aşk duygusu ile de) birleştirerek genel olarak “sevginin hissedilebilinecek fakat tarif edilmesinin mümkün olmadığı bir duygu “ olduğunu geveleyip geçiştiririz. Yani sevgi yaşamda birazda tesadüflerin oluşturması ile yaşayabildiğimiz bir duygumudur sadece? Yoksa kişinin bilinçli bir şekilde benliğinde zamanla geliştirebileceği merhamet, sabır, hoşgörü gibi öğrenilebilinecek bir ERDEM midir?
Sevgi sadece içgüdüsel mi? Sadece verdiğimiz duygusal bir tepkimi? Yoksa zamanla içimizde bilinçli olarak geliştirip benimseyebileceğimiz, yaşama, çevremize bakışımızda kazandığımız bir farkındalık seviyesi olabilir mi? Sevmekten daha çok sevilmeyi istememizdeki neden acaba sevgimize layık kimseyi bulamadığımızı düşünmeye yatkın oluşumuz mu?
 Bu suallere cevaplar ararken, sevginin tarifini, sevgiden neyi anlamamız gerektiğini bulmaya çalışırken sevginin göreceli bir anlamı olabileceğini, içinde yaşanılan zaman ve toplum değerlerine uygun olarak tarih boyunca farklı anlamlar kazanabileceğini de göz önünde tutmak gerekebilir. Mesela 19.yy da görücü usulü evlilikle başlayan ve çiftler arasında daha sonra oluşup gelişmesi beklenen sevgi, (ki daha önce birbirlerini görme dahi yoktu)20.yy da romantik ilişkilerle başlayıp evlilikle son bulmaya dönüşmüş, içinde bulunduğumuz 21.yy da ise kapitalist ekonomik düzendeki Pazar ekonomisi şartlarınca oluşan, alanın ve verenin taraflarını oluşturduğu, karşılıklı bir alış veriş anlayışı üzerine oturmuştur.
“Taraflar bir diğerine talebini karşılayacak biçimi uygun bir paket gözü ile bakmakta, bilahare kaldırıp atabilmektedir. Demek ki toplumun sosyolojik  gelişme süreci içinde sevgi anlayışı da farklılıklar göstermektedir”. (E.Fromm/Sevme Sanatı)
Gerçek Sevgi, hoşgörü, anlayış, saygı ile karşındakine yaklaşmak, diğerini sadece bir beden, zihin olarak değil, varoluş içindeki yolculuğuna çıkmış diğer bir ruh olarak görmekle mümkün olur.
Bütün bilgelerin hep vurguladıkları gibi Varoluşu anlamak ise kâinatta her şeyin bir bütün, canlı cansız bütün varlıkların da bu bütünü tamamlayan üniteler olduğunu kavrayabilmekle mümkündür.
SEVGİ BİR ENERJİDİR
Sevginin bir enerji, ilahi âlemlerden bize yansıyan bizim de çevremizdeki bütün varlıklara yansıtmamız gereken bir enerji olduğunu söylemiştik. Başlangıçta, Yaratan’ın bir tohum gibi içimize yerleştirdiği bu içgüdüsel enerjinin parıltısı, pek çok reenkarnasyonu içeren yeryüzü yolculuklarımızda idrak ve tekâmül merdivenlerinde yükseldikçe orantılı olarak artacak,  sonunda bütün benliğimizi kaplayacaktır. İşte bu bilgi Tekâmülün içinde barındırdığı sırrın da özüdür.
Sevgi enerjisi asla kaybolmaz ama kişinin benliğine göre yön değiştirerek akar. Hırs olur, şehvet olur, öfke olur, kin olur ama asla yok olmaz. Sevginin bu olumsuz yönleri olan aşırı arzular, hırslar benlikten kaybolup eksildikçe yerini anlayış, hoşgörü, şefkati içeren gerçek sevgi doldurur Ego biter, benlik biter geriye sadece sevgi kalır.
Sevginin özünde paylaşmak, karşılıksız vermek, kendini karşındakine karşı sorumlu hissetmek duygusu ağır basar.
-Sevgi temelde insanları zaafları ve eksiklikleri ile kabul edebilmek, herkese değer verebilmektir.
-Sevgi bütün canlılara şefkat beslemek, ama asla onları şefkatinle aşağılamamak, ezmemektir.
-Sevgi kıskançlık, tahakküm etme, rekabet gibi duyguları barındırmaz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KADER VE MUKADDERAT NEDİR / A.ERSİN

sevgi ve cinsellik 3

Ruhsal gelişim ve Realite kavramı