BİLİNÇLİ ÖZGÜRLÜK 1

BİLİNÇLİ ÖZGÜRLÜK /ARAL ERSİN

Özgürlük, özgür yaşamak, özgür olmak, bireyin özgürlüğü, bu konular üzerine muhtelif platformlarda, aile arkadaş toplantılarında çok sık konuşur, tartışırız. Genelde de özgürlük anlayışımızın farklılıklar gösterdiğini görürüz. Kimimize göre canımızın istediğini yapma, bir diğerine göre hiç bir şey yapmamak, veya kimsenin bizi bir şey yapmaya zorlayamaması, yahut içimizden ne geliyorsa onu yapabilmek vs. Peki gerçekte özgürlük tanımı bu tariflerin içinde mi? Örneğin sadece canımızın istediğini yapabilecek durumda olmamız özgür olduğumuz anlamına gelir mi? Acaba içimizden geçeni yapmak özgürlükse bu özgürlüğü doğru kullanıyor muyuz ?
İnsanlar akıllarından her geçeni, canlarının her istediğini yapabilmeyi özgürlük sayarlarsa sadece gerçekleşmesini arzu ettikleri isteklerinin peşi sıra gitmekten başka bir şey yapmıyorlar demektir. Bu eylemlerinde hiç bir irade yoktur. Onları yönlendiren bugün bu, yarın bir başka istektir. Küçük bir çocuğun adeta oyuncakları ile oynayıp hevesini aldıktan sonra bir başkasını istemesi gibi.
Peki Özgürlük nedir?
Özgürlük; önümüze çıkan seçeneklerden kendi irademiz ile serbestçe seçim yapabilmek ve (sonucu istediğimiz gibi çıkmasa bile) sonuçlarını sorumlulukla kabullenebilmektir.
Bazen bir kere seçim yapınca sebep-sonuç ilişkisi gereği sonuç beklenilenden çok farklı veya kısıtlayıcı olabilir. Devam imkânı kalmayabilir.(Uzak Doğu öğretilerinde verilen örnekte olduğu gibi; tek ayağını kaldırırken, sağ veya sol ayak seçimini yapabilirsin, ama ikinci ayağı kaldırabilme şansın artık yoktur. Çünkü düşersin veya ilk hangi ayağını kaldırma kararını alabilirsin ama ikinci ayak mecburen diğeri olacaktır)Dolayısı ile seçim de bizim, sonuç da bizimdir.
Özgürlük; sorumluluk gerektirdiği kadar akıl da içermelidir.
Özgürlük; içinde bilinç ve iradeyi taşıyan bir olgudur.
Özgürlük; ne yapmak istediğimizi ve varmak istediğimiz hedefin bilincinde olmak, seçimlerimizi bu yönde yapabilmektir.
Bilinçli olmak ise; bir eyleme girişirken neyi, nasıl ve hangi gaye için yaptığını bilmek demektir. Bu eylemin muhtemel sonuçlarını da hesap ederek davranışlarını buna göre tanzim edebilmek, sonucun sorumluluğunu kabul edebilmek demektir. Yaşam boyu oluşan alışkanlıkların, davranışların, fikirlerin, aklın, hafızanın, yaşam tecrübelerinin oluşturduğu bilinç seviyesi/ sahası bu eylemleri düzenler.
Bilinçli eylem, her şeyin farkında olarak yapılan eylemdir. Bilinçli olmak farkındalıkla hareket etmek demektir.
Hiçbir zaman içgüdüsel, tepkisel hareket etmemek olayı Akıl+Mantık+Vicdan süzgecinden geçirerek uygulayabilmektir.
Taklidin, biçimciliğin ön plana çıktığı, çoğunluğun bu taklidin ve özentilerin peşinden gittiği böylece doğru davrandıkları düşünülen bir toplumda, klişe sözleri ezberlemekle ve sadece bu çoğunluğun alışılagelmiş davranışlarını koşullanarak kopyalamakla gerçek değerlerin derinliğini, zenginliğini yakalamak mümkün olabilir mi? Diğer taraftan bu koşullanmaya zıt davranışlarda bulunmak veya kaçmak da insanı özgürlüğe götüremez.
Ailenin, toplumun, O toplumda egemen olan kültürün, gelenek ve göreneklerin, dinin, siyasi otoritenin vs. oluşturduğu norm ve etkilere başlangıçta hemen reddederek değil, tamamen tarafsız, araştırıcı, sorgulayıcı bir tavırla yaklaşarak, akıl, mantık ve vicdan süzgecinden geçirdiği bu değer yargılarından günün gerçeklerine uymayanlarına cesaret ve azimle karşı çıkabilmektir.
Kur’an Ankebut/8 ayette anne ve babanın bile dediğinin üzerinde düşünerek gerekirse karşı çıkılması gerektiği belirtilir.
Çevreninde etkisi ile hepimiz güvenli bir hayat istiyoruz, bunun için okuyor, çalışıyor, uğraşıyoruz. Toplumda bir şey olma, para, şöhret, güç sahibi olabilme, bu ölçülere uygun saygın bir yer edinebilme tutkusu ile şartlandırılıyoruz. Hâlbuki özgürlük, mutlaka başkalarına hoş görünmek, onların onayladığı kişiliğe bürünme isteğinden arınmakla, gerçeğin neyi gerektirdiğini dikkate anlamakla başlar. Sürüdeki koyunlar gibi güdülerek yönlendirilmek ve bu yönlendirilmenin sonucu adeta mekanik bir robotmu olmalıyız? Yoksa çok daha zor bir yol olan kendi davranışlarımızın bilincine mi ulaşabilmeliyiz?
Nitekim Kur’an 2 ayet (Bakara)/104 sure bakın ne diyor: “Ey iman edenler; Bizi davar sürüsü gibi gözet demeyin”
Tarafsız, anlayışlı, gözlemci, sahip olduğu kişiliğinden korkmadan, yanlışları ile kendini tanımaya çalışmak bizi özgürlüğe götürecek yoldur. Özgürlük yolu aynı zamanda insan olmanın yoludur.
Çünkü kişiliğimizi oluşturan özelliklerde mevcut yanlışlarını görebilmek, onlarla yüz yüze gelmekten korkmamak, onları teşhis ve tespit edebilmek kendimizi düzeltme şansını da kendimize tanıyabilmemiz demektir. İçimizdeki ıstırap, umutsuzluk, huzursuzluk, arzu ve beklentileri olduğu gibi kabul edebilir fakat onları irademizle kontrol altına alabilirsek, bütün olumsuzluklara rağmen iyimser, hoşgörülü ve yapıcı olabilirsek, yapmamız istendiği için değil, ama yapılması gerektiğine inandığımız için, bir şeyi yaparsak ve yaptığımızdan bir tatmin, bir mutluluk hissedebilirsek özgürüz.(kader ve mukadderat arasında bilinçli yaşam kitabımdan) A.Ersin Tekâmül yolcusu  aral.ersin@gmail.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KADER VE MUKADDERAT NEDİR / A.ERSİN

sevgi ve cinsellik 3

Ruhsal gelişim ve Realite kavramı