ÖZGÜRLÜK AŞAMALARI ve MANEVİ ÖZGÜRLÜK 5
Bilinçli özgürlük 4. devamı
İnsan sahip olduğu değer yargıları ölçüsünde özgürdür.
Birinci aşama:
Özgürleşme ihtiyacını hissetmek. Bu bilincin gelişimi ile orantılıdır, Toplum
tarafından verilen değerleri, koşullanmaların dışında tarafsızca araştırarak,
düşünerek, bağımsızca sorgulayarak “akıl+mantık+vicdan” terazisinde tekrar
değerlendirmeye çalışmak, böylece idrak ve bilinci geliştirmek, kendimizi ve
çevre ile ilişkimizi daha gerçekçi belirlemek.
İkinci
aşama: Nelerden özgürleştiğini anlamak, bağımsızlığını idrak etme yolunda ilk
adımlardı. Bu bireyin geçmişi ile hesaplaşması, artık kelepçelerinden
kurtularak yapmak istemediği şeylerden özgür olması veya istediği bir şeyi
yapabilme özgürlüğüne sahip olduğunun bilincidir.
Üçüncü aşama
ise: “ne için, hangi gaye için” özgürleştiğinin bilincinde olmaktır. Hangi gaye
için özgürleştiğinin bilincinde değilsen, bu özgürlük bir boşluğa bir kaosa
bile neden olabilir. Birey özgürlüğünü yeni eylemlere girmek, bir şeyler
yaratmak, keşfetmek için kullanabileceği gibi, manevi özgürlüğüne kavuşmak için
de değerlendirebilmelidir.
Nasıl bir
mahkûm bağımsızlığa, özgürlüğe kendini zihinsel olarak hazırlanmalıysa, bireyde
aynı şekilde özgürlüğünü kullanabilmesi için kendini hazırlamak zorundadır.
Özgürlük, manevi gelişimle ve üretkenlikle, yaratıcılıkla doldurulması gereken
bir alan olmalıdır.
Kelepçelerden
kurtulup bağımsız olmak güzeldir, ama yeterli değildir. Çünkü bağımsız olmanın
bir anlamı, bir işlevi olmalıdır. Bağımsızlığın
sağladığı özgürlük insanın yaşamında özellikle manevi yönünü geliştirmenin yanı
sıra, yaratıcı yönünü de motive eden bir güç, bir dinamo olmalıdır. Aksi halde
önemini yitirir ve zamanla bireyi mutsuz eden boşa geçen bir yaşamdan öteye
gidemez. Yıllarca hapis yatmış mahkûmu serbest bıraktığınızda ne yapacağını,
yaşamını nasıl sürdüreceğini bilememesi, hatta hapishanenin güvenli duvarları
arkasında kalmak istemesi gibi,
günümüzde emekli olan pek çok çalışan, bir hobisi, bir uğraşısı olmadığı için veya içlerine dönüp
bakmasını, egolarını kontrol altına alarak manevi gelişimlerini
gerçekleştirmeyi bilemedikleri için zamanla tatminsizlikleri, mutsuzlukları
artmakta önce ruhsal olarak sonra fiziksel olarak çökmektedirler.
Özgürlük sadece bağımlılıktan kurtulmak değil, ne yapmak istediğini ve
yaptığınla nereye varmak istediğinin de bilincine sahip olabilmektir
ll-Manevi Özgürlük
KİŞİLİK –KENDİNİ TANIMA
Kişilik;
insan davranışlarının, alışkanlıkların, düşünce yapısının, ruhsal yapısının,
kısaca maddi ve manevi değerlerinin oluşturduğu bir bütünlüktür.
Kişilik, bir
anlamda ‘Kişi’nin bilincinin seviyesine göre oluşur.
Kişiliğin Çeşitleri:
1. Dışarıya gösterilen kişilik,
(maskeli kişilik)
2. Dışarıdan bakanların gördüğü
kişilik,
3. Bireyin sahip olduğunu
sandığı ama gerçekte sahip olmadığı yanıltıcı kişilik,
4. Gerçek kişilik.
Gerçek kişiliğimizin ne olduğunu
ise, benliğimizi sorgulayarak, araştırıp yeniden keşfetmekle belirleyebiliriz.
1.Ben kimim? Bir birey olarak,
insani değerlerim olumlu/ olumsuz nelerdir?
2. Yaşamı nasıl deneyimliyorum?
Kişiliğin iki temel unsuru
vardır;
a-Huy: Bireyin dış dünyaya verdiği
etki- tepkilerle kendini ifade biçimi ve davranışları. Bunlar fizyolojik,
psikolojik ve zihinsel (serinkanlı, öfkeli, hüzünlü, asabi, vs.)
b-Karakter: Sahip olduğu ahlaki değerlere, niteliklere
bağlı davranışlar (dürüst, yalancı, ölçülü, cömert, ihtiyatlı, tutarlı,
tutarsız vs.)
Birey
öncelikle huylarındaki ve karakterindeki unsurları tanımak, bunun için kendisi
ile yüzleşmeyi öğrenmek zorundadır. Gerçek kişiliğin geliştirilmesi ve manevi
özgürlük için atılması gereken ilk adım budur. Önce kendimizi bilip tanıyacak
sonra eksikleri, yanlışları düzelteceğiz.
Her
birimizin ne kadar özel olduğumuzu ve yeryüzüne kendimizi geliştirme görevi ile
geldiğimizi ve bunu gerçekleştirmek içinde yaşamın ne kadar büyük olanakları
içinde barındırdığını, .
Aynı şekilde
yaşamın çok çabuk geçeceğini, ölümün her an gelebileceğini, dolayısı ile hiç
zaman kaybetmemek gerektiğini,
Hiçbir şeyin
rastgele olmadığını, her şeyin evrensel sebep-sonuç ilişkisi içinde olduğunu
bilmeliyiz.
Uygulama çalışmaları;
1.BAŞLANGIÇ aşaması: Huy ve karakterimizi gözden geçirerek o güne kadar
edindiğimiz tüm bağlantı- inanç- ön yargıları – bunlarda oluşan değerlerimizi
sorgulamak ve böylece; doğduğumuzdan itibaren sosyal çevrenin şartladığı
elimizdekinin daima fazlasını isteyen, bunun için gerekirse başkalarına fatura
ödetmekten çekinmeyen, hırslar, tutkular, yargılar, beklentilerle yoğrulan
benliğimizin farkına varabilmek gerekir.
Şüphesiz her birey içine doğduğu
toplumun kültüründen, değerlerinden, inançlarından, koşullandırmalarından,
kendini kolayca soyutlayamaz. Başlangıçta kendisine ne söylenirse inanan,
uygulayan durumundadır, ama bu değerleri hep söylediğimiz gibi zamanla
akıl-mantık-vicdan süzgecinden irdeleyerek geçirmesi sonucu özümsemesi, birinci
adımıdır. Eski yapısının dışına çıkış, farkındalığa atılan ilk adımdır. Bu
değişim yapılmadığı takdirde insan sadece yaşlanır, ama büyüyüp asla olgunluğa
yürüyemez.
2. İKİNCİ aşama: Özgür
düşünebilme yetisine ulaşıp, edindiği bilgi ve değerleri EGO’dan uzaklaşmaya
çalışarak yerinde ve doğru olarak kullanabilmek.
a.Yaşamımızdaki
bütün olumsuzlukları, pişmanlıkları, suçluluk duyduğumuz konuları hatırladıkça (birisinden
aldığımız bir şey, kırdığımız bir dost, çevremize davranışlarımız vs.) içten öz
eleştiri getirerek kendimizle hesaplaşmak ve sonrasında bu olumsuz davranışları
bir daha yapmamaya karar vererek onlara bir daha dönmemek. Kendimize diş
bilemek yerine bu duyguları aşmak.
b.Kıskançlık duygusunu aşmak.
Başkaları iyi, olumlu bir şeyler yaptıkları, ürettikleri zaman, “ Ben niye
yapamıyorum? Onlar nasıl böyle başarılı oluyorlar?” gibi düşünceler içinde
olabiliriz. İşte ne zaman bu gibi düşünceler zihnimizden geçerse hemen bu işi o
kişinin yapmış olmasının ne kadar güzel, iyi bir şey olduğunu düşünerek bu
başarının bizim içinde bir teşvik, motivasyon örneği olabileceğini, öteki
insanların yapmış olduğu bütün iyi şeyler aklımıza geldikçe, insanlık adına onlara
teşekkür edebilmeli, yüreğimizin derinliklerinde gerçekten sevinç duymalıyız.
3. ÜÇÜNCÜ aşama: Özgür irade aşaması. Ego’nun
tutku ve hırslarından, aç gözlülükten, anlamsız rekabet arzularından
uzaklaşmış, komplekslerinden arınmış kişi, artık bilinci tam özgür bilge kişidir ve
bilgisini var oluşa bilgece sunar.
4.Bu yolda
yürürken farkındalığına varacağımız her adım için Yaratan’a, Evren’e
şükranlarımızı sunmalı, bu öğretilerin uygulamalarımıza her zaman yansıması
için dua etmeliyiz.
Yaşamı
acılarıyla, güzellikleriyle, keyif ve üzüntüleri ile, yani olumlu olumsuz her
yönü ile olduğu gibi kabul edebilen kişi, gerçekten özgürdür. Çünkü O kişi
zihinsel yönden, duygusal yönden, ruhsal yönden gelişmiş olup, ego’sunun
baskısından kurtulmuş, derin bir farkındalık içinde olan kişidir. Bilincinde
özgürdür ve ancak özgür kişi yaratıcı olabilir, üretken olabilir. Bu ifade
özgürlüğü olabilir, yazı, müzik,resim, el sanatları vs. olabileceği gibi belki
bahçeye dikilen çiçeklerle doğaya katkı sağlamak gibi çok sade bir uğraşı da
olabilir. Burada mühim olan yapılan işin sanat veya ekonomik değeri değil,
elinden gelenin en iyi biçimde, özenle, istekle, samimiyetle, inançla, insanlık
için, evren için yapılmış olmasıdır.
A.Ersin Tekâmül yolcusu Kader ve Mukadderat arasında Bilinçli Yaşam kitabımdan aral.ersin@gmail.com
Yorumlar
Yorum Gönder